25 To Life

Zenci
karakteri yöneterek oynadığımız oyunların sayısı git gide artmakta.
Şüphesiz bu furyanın başlamasında GTA San Andreas'ın payı büyük. Peki
bundan şikayetçi miyiz? Kesinlikle değiliz. Bu oyunlara yeni birisi daha
eklendi, 25 To Life (kısaca 25TL).

25TL konsol çevirisi olduğunu
hemen söylemek istiyorum. Aslında tam olarak çeviri değil. 3 platforma
birden çıktı oyun, ama nedense convert edilmiş bir hali var. Nedenlerine
birazdan değineceğim.

İlk olarak konudan biraz bahsedelim. O
kadar orijinal bir konusu var ki, inanamazsınız! Karakterimiz bir çeteye
mensuptur, fakat ailesi nedeniyle artık bu işleri yapmak istemez.
Hikaye bu ya, son bir iş daha alır, ama olaylar sarpa sarar. Aman ne
yaratıcı! İzlediğimiz her filmde veya oyunda karşılaştığımız konulardan
biri işte.


25 To Life third person kamerasından oynanıyor. Oyun boyunca yaptığımız
tek şey önümüze gelenleri öldürmek. Ara sıra banka soyma gibi işlemleri
de gerçekleştirmiyor değiliz. Ama oynanışı tekdüzelikten kurtarmaya
yetmiyor ne yazık ki. Her geçen bölümde daha da güçlenen düşmanlarınızın
üzerinde çeşitli silahları deneme şansına sahipsiniz. Tabancalar,
uziler, makineli tüfekler ve bazuka kullanabileceğiniz silahlar. Birde
el bombaları ve molotof kokteylleri de unutulmamış.

Oyuna
başladığımda ortalıkta biraz gezindim, acaba etkileşim nasıl aktarılmış
oyuna diye, ama kütük gibi grafikler ile karşılaşınca bu beklentimin çok
fazla olduğunu anladım. Animasyonlardaki basitlik ise ayrı bir konu.
Etkileşim ile göreceğiniz olay kurşunların duvarda bıraktığı izler ve
bazı nesnelerin zarar görmesinden öteye gidemiyor. Bir bölümde
parçalayabildiğiniz vazo diğer bölümde füze bile yese banamısın demiyor.
Unutmadan masum sivilleri kalkan olarak kullanabilirsiniz. Ama çabuk
ölüyorlar.

Oyunda bol miktarda bug da mevcut. Örneğin düşman
molotof kokteyli attı ve bir anda yanmaya başladım, ama enerjim
eksilmedi. Bazen de duvar arkasına saklansanız bile kurşun
yiyebiliyorsunuz. Gelelim oyunun en saçma yerine. Ekranımızın sol üst
köşesinde bir radar bulunuyor. Bir yere girmeden önce içeride ne kadar
düşman ne kadar sivil olduğunu görebiliyorsunuz. Ona göre gerekli
hazırlığı yaparak ortama akıyorsunuz. Yani hiçbir şey sürpriz olmuyor
sizin için. Oyun stealth action olsaydı belki radar olması kabul
edilebilirdi ama katıksız bir action oyunu için radar kullanılması son
derece saçma.

Mekan tasarımlarında da özensizlik göze çarpıyor.
Solgun renklerin kullanımıyla boğucu bir ortam yaratılmış. Birkaç
multiplayer mod ile oyun zenginleştirilmeye çalışılmışsa da başarılı
olunamamış:

<li>War: Death mach.
</li><li>Robbery: Capture flag mantığıyla aynı.
</li><li>Tag: Grafiti olayına giriyorsunuz.
</li><li>Raid: Polisler ve suçluların çatışması.


25TL'nin en iyi yanı müzikleri. Şu ana kadar oynadığımız oyunlardaki
müzikler ile yarışır nitelikte. Oyun esnasında karşılaşacağınız müzik
setleriyle oyunda çalan müziği değiştirebilirsiniz. Hip hop dinleyen
arkadaşları kesinlikle tatmin edecek. Ancak sesler ve grafikler hakkında
aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Vasat grafiklere kötü
seslendirmede eklenince ortaya 3. sınıf bir action oyunu çıkmış. Ara
movie'lerde oyunu kurtarmaktan uzak. Gerçi bir oyunu ara sahneler
kurtarmaz ya neyse.

Teknik detay olarak değineceğimiz fizik
motoru var. Cevabı basit; fizik motoru mu? Bu oyunda mı? Güldürmeyin
beni! Yapay zeka kodlaması da unutulmuş herhalde. Bu kadar salak
düşmanların olduğu bir oyun daha yoktur herhalde.

Yapımcı firma
Avalanche Software daha çok konsollar için yaptığı oyunlar (Mortal
Kombat Trilogy, Dragon Ball Z, Tak vb.) ile tanınıyor. PC'de önemli bir
yapıtı bulunmuyor.

"Puana bak! O kadar kötü bir oyun mu?"
diyebilirsiniz. Kesinlikle haklısınız, puan dağılımını nasıl yaptığımı
söyleyeyim. 1,5 puanın 1 puanı müzikler için yarım puan ise firmanın bu
oyunu piyasaya sürmesi ile gösterdiği cesaret. İşte 25TL böyle bir oyun.
Action sever olamama rağmen oyunu bitirene kadar o kadar sıkıldım ki
anlatamam (görev aşkı). Crime Life'tan sonra bir şansta bu oyuna vermek
istedim ama ne kadar yanıldığım ortada.
</li>